4

CHP’nin devletçi gelenekten uzaklaşarak muhafazakâr – Kürt seçmenle barışmaya yönelmesi, Türkiye siyasi arenasındaki dengeleri nasıl etkiler?

Prof. Dr. Özer Sencar

Yrd. Doç. Dr. Yunus Emre

Yrd. Doç. Dr. Mustafa Altunoğlu

Ercan Karakaş

CHP'nin Kürtlerle bağını kurabilecek bir diğer söylem değişikliği de din ve dindarla ilgilidir. Bilindiği üzere Kürtlerin büyük bir kısmı kendini muhafazakâr ve dindar olarak tarif etmektedir. Somutlamak gerekirse Türkiye'nin Nabzı Ağustos ayı sonuçlarına göre Kürtlerin üçte biri (yüzde 33) siyasi kimliğini muhafazakâr ve dindar olarak tanımlamaktadır. AKP seçmeni olan Kürtlerde bu oran yüzde 55 seviyesine çıkmaktadır. Konuya bir başka açıdan daha yaklaşalım. Türkiye'deki seçmenin yüzde 32'si dini duygularının oy verme tercihini etkilediğini belirtiyor. Bu oran Kürt seçmenlerde yüzde 40, AKP seçmeni olan Kürt seçmenlerde ise yüzde 58 seviyesine çıkmaktadır. Hal böyleyken, seçmenin dini hassasiyetlerini gözeten bir CHP hem Kürtlere hem de AKP tabanına alternatif pozisyonda olabilecektir. Elbette CHP’nin dinle ve dindarlarla ilişkisi sahici-inandırıcı bir biçimde evrilmeden bu kesimlere ulaşması zordur. Muhafazakâr ve Kürt seçmenlere de yüzünü dönen sol bir partinin varlığı Türkiye siyasi arenasındaki dengeleri değiştirebilecektir.

Tabii ki CHP'nin devletçi ve bürokratik kökenlerinden uzaklaşması, farklı kesimlerle konuşmaya çalışması önemli. Ama bu etkileri çok da abartmamak gerekir. Kimlik siyasetinin CHP için sunacağı fırsatların bir sınırı var. CHP eşitlik ve sosyal adalet gibi sosyal demokrat değerlere bağlı olarak büyüyebilir. CHP için sıçrama yaratacak dayanaklar solun ve sosyal demokrasinin geleneksel değerlerinde. CHP dışarıdan kurtarıcı aramak yerine bu değerlere sarılmalı. Türkiye siyasetinde asıl büyük değişikliği böylesi bir atılım sağlayabilir. CHP, geçmişte sola yaklaştığı evrelerde Türkiye siyasetinin bilindik dengelerini sarsabildi ve oylarını artırabildi.


AKP iktidardaki 12 yılın ardından programının büyük vaatlerini gerçekleştirmiş bir parti olarak üzerinde yükseldiği ittifak platformunu sürdürmekte zorlanacaktır. Türkiye'deki siyasi dengeyi değiştirecek hamle AKP'deki bu ittifakın parçalanma sürecini hızlandıracak politikaların uygulamaya konulmasıdır. Bu noktada CHP için iki çok önemli kesim var. Bu kesimler kent yoksulları ve küçük üreticiler. CHP gözünü buralara dikmeli. Sosyal demokrasinin babadan kalma reçetelerini vadetmek bile CHP'nin bu kesimlerdeki desteğini artırır. Bu da Türkiye'de siyasi dengeleri değiştirir. Özetle CHP, kurtuluşu muhafazakârlıkta değil, yaşamın içinde aramalı ve bunu mümkün kılacak örgüt ve ideoloji sorununa kafa yormalı.

CHP gerçek anlamda devletin değil de halkın partisi haline gelirse, muhafazakâr ve Kürt seçmenle arasındaki bütün buzları eritirse, bu Türkiye’nin geleceği için hayırlı bir gelişme olacaktır. Zira, ülkenin demokratikleşmesinin önündeki belki en büyük engel ortadan kalkacaktır. Bu engel, bütün bir cumhuriyet tarihini içerecek biçimde birtakım gerçek ya da muhayyel korkulardan besleniyor. Ortalama bir CHP’li halen, ülkeye şeriat geleceğinden korkuyor. Rejimin esaslarının yerinden edileceğinden korkuyor. Bölünmek en büyük kâbusu adeta. Bu endişeli öznenin muhafazakâr ve Kürt seçmene nasıl baktığını söylememe bilmem gerek var mı? Muhafazakârlar ve Kürtler, bir cümleyle ortalama bir CHP’linin bütün korkularına kaynaklık ediyorlar. Buna karşılık, CHP ise bu korkular için telafi edici bir mekanizma olarak görülüyor. Bir son kale, elde kalan son değer, sığınılacak son liman olarak bakılıyor CHP’ye. CHP seçkinleri de, söz konusu korkularla siyasî arenadaki varlıklarını meşrulaştırıyorlar. Bu korkulardan besleniyorlar. Bir gün bundan vazgeçtiklerinde, bu ülke çok daha başka bir ülke haline gelecektir. O zaman belki, devletin ve siyasetin gündelik hayatımız üzerindeki tahakkümü sona erebilir. Herkes her nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşama özgürlüğüne ve hakkına sahip olabilir. Bununla ilişkili olarak, kimliğin siyaset üzerindeki gücü aşınabilir. Kuşkusuz bu, mevcut siyasi aktörlerin tümünü etkileyecektir. Belki, yeni ihtiyaçlar ortaya çıkacak ve bu ihtiyaçlara cevap vermek üzere yeni aktörler siyasî arenada varlık göstereceklerdir.

CHP’nin sosyal demokrat kimliğini güçlendirerek, seçmen tabanını genişletmesi Türkiye’yi rahatlatır. Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin giderek demokrasiyi, hukuk devletini yok sayan, yolsuzlukların üzerini örten anlayışlarından kurtulma umudu ortaya çıkar.

Görüşler yazarlara aittir. Al Jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.