3

Kılıçdaroğlu, yeni dönemde Kürt vatandaşlarla da bir araya geleceklerini söylüyor. CHP, uzun süredir kayda değer oy alamadığı Kürt seçmeni nasıl yeniden kazanabilir? Ulusalcı kanadın partiden kopması bu süreçte CHP'ye bakışı değiştirir mi?

Prof. Dr. Özer Sencar

Yrd. Doç. Dr. Yunus Emre

Yrd. Doç. Dr. Mustafa Altunoğlu

Ercan Karakaş

CHP'nin Kürt seçmenden oy alamadığı bir gerçektir. Türkiye'nin Nabzı Ağustos ayı araştırma sonuçlarımıza göre, CHP'nin Türkiye genelinde Kürt seçmenin sadece yüzde 5'inin oyunu alabildiği görülmektedir. Türkiye'de ana muhalefet olan bir partinin Türkiye'nin belirli bir kesim seçmeninden, sol kimliğiyle var olan bir partinin de Türkiye'nin ezilen kesimlerinin birinden neredeyse hiç oy almaması sorunlu bir durumdur. Bu tabloyu değiştirmek üzere CHP'nin etnik kimlikler temelinde söylem ve politikalarını farklılaştırması şüphesiz ki Kürt seçmenler üzerinde etkili olabileceği gibi tüm Türkiyelileri kucaklayan bir partiyi destekleyen seçmen üzerinde de etkili olacaktır.


Rakamlarla konuşmak gerekirse, Mayıs 2014 sonunda gerçekleştirdiğimiz araştırmada “Kürtlere duyarlı bir CHP'ye oy veririm” diyen seçmenlerin oranı yüzde 35 seviyesindedir. Bu görüş Kürt seçmenlerin yüzde 34'ü tarafından da desteklenmektedir. CHP'nin Kürt seçmenlere yönelik tutumu özellikle son seçimlerde MHP tabanı ile geçişkenliği somut olarak görülebilen tabanı üzerinde olumsuz yönde etkili olabilir. Hatta bilindiği üzere CHP içinde var olan farklı siyasal eğilimler arasında anlaşmazlığa da neden olabilir, zaman zaman da olmaktadır. Ancak unutmamak gerekir ki hem Türk milliyetçisi olan seçmenleri hem de Kürt seçmenleri kucaklayabilecek bir söylem geliştirmek imkânsız değildir. Nitekim politikalarının içerik değerlendirmesinden bağımsız olarak, AKP'nin bu iki seçmen grubunun yaklaşık yüzde 50'sinin oyunu alabildiği bir gerçektir. Sosyal demokrat bir CHP'nin kitlelerin partisi olma yönünde bu bağlamda atacağı adımlar kuşkusuz Türkiye'nin demokratikleşme sürecine de katkıda bulunacaktır.

 

CHP sosyal demokrasinin eşitlik, yeniden dağıtım, sosyal refah devleti gibi politikalarıyla farklı kesimler arasında desteğini artırabilir. Ancak Kürt siyasi hareketine oy veren seçmenlerin CHP'ye yönelmesi bakımından bu türden politikalar en azından kısa ve orta vadede etkili olmayacaktır. Kürtlerin güçlü bir kimlik ve tanınma talebi var. CHP sosyal demokrasiye yönelecek olsa bile Kürtlerin bu kimlik ve tanınma talebini bilindik reçetelerle karşılayamaz.


CHP imajı geçmişte Kürtler arasında çok kötüydü. Bu durum son birkaç yılda kısmen değişti. Ancak yeterli düzeyde bir diyalog kurulamadı. Aslında oluşan şey bir diyalog da değil. CHP kendini anlatmaya çalışıyor ama diyalog tanımı için bu yeterli değil. Diyalogun gerçekleşmesi için CHP'nin kendini anlatması yetmez. Parti Kürtleri dinlemeli. Ne istiyor bu insanlar? Hangi talepler var gündemlerinde? CHP bu taleplere kafa yormalı.


Özetle CHP “ben nasıl oradan oy alırım değil, nasıl olur da Kürtlerle konuşurum?” diye bakmalı meseleye. Oy alması en azından kısa erimde siyasi rekabet nedeniyle zor. Kürt hareketiyle kıyaslandığında bu şartlarda CHP'nin Kürt oyları için rekabet imkânı pek yok. O nedenle kısa erimde Kürt siyasi hareketine saygı göstermeli ve Kürtlerin taleplerini dinlemeli, anlamalı. Orta ve uzun vadede de işbirliği-ittifak yollarını aramalı.


Bu politikayı yürütürken CHP geleneksel seçmenlerine durumu iyi anlatmalı. Kendi tabanını bu politika değişikliğinin gerekliliğine ikna etmeli. CHP yönetimi "politikamı değiştiriyorum, beğenmeyen gitsin derse" bence gönderdikleriyle kalır. Liderliğin bir önemli özelliği de dönüştürücü niteliğidir.


Mevcut haliyle CHP’nin Kürt seçmeni ikna edebilmesi bana çok mümkün gelmiyor. Aşağıdan yukarıya CHP büyük bir dönüşüm yaşar ve Kürt seçmenin duyarlılıklarına hitap etmeyi başarırsa kısmî bir başarı elde edebilir. Ancak bu başarı çok kısmî kalacaktır. Zira Kürt seçmen kendi etnik ve dinî kimliğine duyarlı olduğunu düşündüğü iki siyasi parti ile alabildiğine özdeşleşmiş durumda. Yani HDP etnik, AK Parti ise dinî duyarlılıklara hitap etme hususunda CHP’den çok daha başarılı bir performansa sahipler.


CHP’nin Kürt seçmenin etnik ve dinî taleplerini karşılayacak bir parti haline gelmesi çok ciddi anlamda farklılaşmasını gerektirir. Bu ulusalcı bütün tortuların partiden uzaklaştırılması anlamına gelir. CHP, bunu daha sosyal demokrat ya da sol bir zemine yaslanarak yapabilir. Fakat aynı anda muhafazakâr Kürt seçmene de hitap edebilecek bir yeni dil inşâ etmesi gerekecektir. Ama o zaman özellikle mevcut parti tabanının sosyolojisini veri alarak söylüyorum, elde bir CHP kalır mı, emin değilim. Tekraren söylemek gerekirse, liderini, örgütünü ya da ideolojisini geçici bir süre ile dikkate almasak bile, CHP’nin halihazırdaki toplumsal tabanı ile Kürt ve muhafazakâr seçmeni buluşturmak çok da kolay değil. Dolayısıyla, CHP öncelikle kendi tabanını ikna etmek zorunda. Dönüştürmek zorunda. Sonra örgütünü baştan sona yenilemek zorunda. Bu da bir günden diğerine hemen olabilecek bir şey değil. Dahası, muhafazakâr ya da Kürt kimliği ile öne çıkan bazı sembolik isimleri seçimlerde partinin adayı yapmakla söz konusu yenilenme arasında çok ciddi bir boşluğun olduğunun artık fark edilmesi gerekiyor.


CHP sol, sosyal demokrat ideoloji çerçevesinde yenilenme, yeniden yapılanma çalışmasını ciddiye almalı ve programlı bir şekilde yürütmelidir. Bu çerçevede ülkemizin en önemli sorunlarının başında gelen Kürt sorununun çözümü de yeniden ele alınmalıdır. CHP geçmişte bu konuda birçok çalışmaya imza atmış bir partidir. Bunların en bilineni Temmuz 1990’da SHP’nin hazırladığı rapordur. Bu raporda Kürt sorunu her yönüyle irdelenmiş ve Kürt kimliğinin kabul edilmesi temelinde çözüm önerileri ortaya konulmuştur.


Şimdi yapılması gereken şey, 25 yıldır yaşanan gelişmeleri de dikkate alarak, barışçı çözüm için yeni bir yol haritası çizmek ve çözüm sürecine destek olmaktır. CHP bu çalışmayı başlatmakta gecikti. O nedenle kurultaydan sonra ilk yapılacak işlerden birisi bu olmalıdır. Kürt seçmeni ile yeniden güven ilişkisi kurmak ve bölgedeki CHP örgütlerini güçlendirmek de bu çalışma ile mümkün olabilecektir.


Kurultaydan sonra CHP’den anlamlı, büyük bir kopuş olacağını sanmıyorum. CHP kendi içinde de çoğulculuğu, demokratik tartışmayı ve eleştiri hakkını yaşatan bir partidir. Burada önemli olan bu tartışmaların sosyal demokrat solun değerleri çerçevesinde, soğukkanlı ve içerikli bir biçimde yapılmasıdır.


Görüşler yazarlara aittir. Al Jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.