AL JAZEERA

ARAŞTIRMA BİRİMİ

SUNAR

“Sonuç olarak yaptıkları şey Müslüman toplumun içinde terörist bulamazlarsa, kendileri terörist yaratmak”

YASSIR FAZAGA
İmam, Orange County İslam Vakfı

Al Jazeera Araştırma Birimi sizi FBI muhbirlerinin karanlık dünyasına götürüyor. FBI'ın emirleriyle gizli ajanlık yapan kişileri tanıyacaksınız.

FİLMİN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN...

…YA DA BÖLÜMLERİ OKUMAK İÇİN SAYFAYI AŞAĞIYA KAYDIRIN.

MUHBİRLER

DÖNÜŞÜM

KOMPLO

İSPİYON

KAFALAMA

İŞE ALIM

1 3 5 6 2 4
1

Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ABD'deki en büyük insani istihbarat toplayıcısıdır.

 

FBI, her gün 15.000 kişilik bir muhbir ağıyla çalışmakta ve muhbirlerinin çoğu Amerikalı Müslümanların içinde görev yapmaktadır.

 

Bu muhbirler, olası saldırıları henüz daha gerçekleşmeden önlemek için, 11 Eylül'den sonra yürürlüğe koyulan bir terörle mücadele politikasının parçası olarak çalışıyorlar.

 

FBI, şiddet kullanmayı düşünen şüphelileri bulmak için, El Kaide'nin ya da bağlantılı başka bir grubun üyesi gibi davranmakla görevlendirdiği muhbirler aracılığıyla şüphelilere bir saldırı senaryosunun parçası olmalarını teklif ediyor.

 

Al Jazeera bu araştırma sırasında, FBI'ın emriyle ABD'deki çeşitli Müslüman cemaatlerini ihbar etmiş muhbirlerle görüştü.

 

Al Jazeera Araştırma Birimi, her biri farklı gerekçelerle bu işe giren ve farklı yöntemler kullanan üç muhbirin izini sürdü ve bu muhbirlerin Amerikan hükümeti için yürüttüğü gizli çalışmaları açığa çıkardı.

 

"BU İŞTE İYİYİM. HİÇBİR VAKADA

BAŞARISIZ OLMADIM."

Elie Assaad, 14 yıldır FBI ve diğer federal kurumlar için çalıştığını iddia ediyor. Azılı bir suçlu olan Assaad, kendisini diğer ajanların yüzlerine gözlerine bulaştırdığı vakaları düzletmesi için görevlendirilen  gizli bir ajan olarak görüyor.

 

Al Jazeera muhabiri Trevor Aaronson, yaklaşık on yıllık bir takibin ardından Asaad'la bir kafede buluştu ve onu çalışmalarıyla ilgili resmi bir röportaj vermeye ikna etti.

 

Asaad "Hükümet birçok vakada çuvallayıp başarısız oluyordu. Ben durumu düzeltmek için yetişiyordum. Benim işim bu, tamircilik" diyor.

 

Başkaları ise Tamirci hakkında çok farklı düşünüyor.

Daha önce Asaad tarafından sonuçlandırılan vakalardan biri üzerinde çalışan özel dedektif Rory McMahon "Elie Assad hükümetin duymak istediği bilgileri sağlayarak iyi bir hayat sürdürülebileceğini çok iyi biliyordu. Bu bilgilerin doğru bilgiler olması gerekmiyordu. Doğruluk tartışmalıdır." şeklinde konuşuyor.

 

"BÜYÜK OYUNUN İÇİNE GİRİP,

PARAYI GÖTÜRMEK İSTİYORDUM"

Dolandırıcılık suçundan hükümlü Craig Monteilh, FBI tarafından California, Orange County'deki camilerde ajanlık yapması için istihdam edilmişti. Monteilh, FBI'ın Pazu kod isimli gizli operasyonu kapsamında Müslüman rolü yaparak cemaate sızdı.

 

Monteilh'in taktiği, gençlerin spor salonunda kendisiyle birlikte antrenman yapmalarını sağlamaktı. Hedefindeki gençleri yorarak gardlarını kolayca indirebileceğini düşünüyordu.

 

" Pazu ismi, hem bizzat vücut geliştiriyor olmamdan, hem de Müslüman gençleri, onlar açısından güvenli bölge sayılan camilerden çıkarıp, daha rahat konuşabilmeleri ve seslerini  daha rahat kaydedebilmem için salona getirmemden dolayı konmuştu." diyor Monteilh.

 

"Bugün Müslüman toplumunda muhbir programı geniş yer tutuyor. Her geçen gün yayılıyor. Tamamen kontrolden çıkmış durumda."

 

"TÜM BİLDİKLERİMLE, VARIMLA

YOĞUMLA SİZİ KORUYACAĞIM."

Darren Griffin Amerikan ordusu bünyesinde Irak'ta görev yaptı. Ordudan ayrılıp Ohio, Toledo'ya dönünce uyuşturucu işine bulaştı. Griffin, uyuşturucu tacirleriyle girdiği bir bar kavgasının ardından uyuşturucu muhbiri olarak işe alındı ve mahkeme ifadesine  göre hükümetten 800 Amerikan doları haftalık ücret almaya başladı. Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi için çalışırken uyuşturucu kullanmaya ve satmaya devam etti.

 

Griffin, 11 Eylül saldırılarından sonra FBI'a geçti. Müslüman olmuş gibi davrandı ve çevresindeki Müslümanlara Irak'taki günahlarını telafi etmeye çalıştığını söyledi.

 

FBI Griffin'e "Eğitmen" takma ismini verdi. Genç Müslüman erkeklere silah kullanmayı öğretmesi istendi.

 

Al Jazeera tarafından ele geçirilen FBI videosunda Griffin'in "Ben esasen eğitim açısından bundan sorumluyum. Sizler benim kardeşlerimsiniz, bu yüzden tüm bildiklerimle, varımla yoğumla sizi koruyacağım." dediği duyuluyor.

 

Araştırmacı gazeteci Trevor Aaronson, Elie Assaad'la bir kafede buluşarak onu röportaja ikna etmeye çalıştı.

2

"Yalan söylerler,

yanlış beyanda bulunurlar, saptırırlar"

 

PETER AHEARN
 Eski FBI Ajanı

FBI'da "Şeytanı yakalamak için, cehenneme gitmeniz gerek." diye bir laf vardır.

 

11 Eylül saldırılarından sonraki on yılda FBI için çalışanların sayısı arttıkça, suçluların devletin terörle mücadele bütçesinden aldıkları pay da artmış oldu.

 

Bu muhbirlerin çoğunun tecavüz ve cinayet gibi büyük suçlar da dahil, korkunç bir sabıka kayıtları var.

 

Al Jazeera'ye konuşan emekli FBI Özel Ajanı Peter Ahearn, bu muhbirleri idare etmenin çok zor olduğunu söylüyor.

 

"Yalan söylerler, yanlış beyanda bulunurlar, saptırırlar" diyen Ahearn sözlerine şöyle devam ediyor: "Bilirsiniz, şeytanla dans edebilmeniz gerek. Sadece FBI'da değil, Uyuşturucuyla Mücadele İdaresi'nde de durumun aynı olduğunu duymuştum."

 

Başarılı bir FBI muhbiri olan Shahed Hussain, yeminli ifadesinde, hakkındaki cinayetsuçlamaları yüzünden Pakistan'dan kaçtığını kabul etti. Bir diğer muhbir Besnik Bakalli, mahkeme ifadesinde Arnavutluk'ta adam öldürme suçundan arandığını itiraf etti. Robert Child ise tecavüz ve çocuk tacizi suçlarından mahkum oldu.

 

Daha birçok terörle mücadele muhbiri uyuşturucu satıcılığından, aile içi şiddete kadar haklarında yapılan suçlamaları azaltabilmek amacıyla FBI için çalışıyor.

 

"Onları dönüştürür ve artık sizin için çalışmalarını sağlarsınız, çünkü kafalarında onları uyuşturucu trafiği yüzünden tutuklayabileceğinize dair bir fikir yaratırsınız." diyor Ahearn.

 

Aşağıdaki listede gizli görevle FBI muhbiri olarak çalışan bazı kişilerin ayrıntılı bilgilerini bulabilirsiniz.

 

Al Jazeera Araştırma Birimi, sabıka kaydı fotoğrafları, biyografik bilgileri ve suç geçmişleriyle  FBI muhbirlerinin profillerini ortaya koyuyor.

İSMİN ÜSTÜNE TIKLAYIN

3

“Kolluk kuvvetleri muhbirler üzerine odaklanırken, ya muhbirlerin ilgilenmediği, cihada tutkuyla inanıp gerçekten kendini adamış, iyi yetişmiş teröristler gözden kaçıyorsa?”

 

KAREN GREENBERG
Fordham Hukuk Fakültesi Ulusal Güvenlik Merkezi Müdürü

FBI, muhbirler vasıtasıyla yürütülen komplo yönteminin çok önemli bir terörle mücadele aracı olduğunu düşünüyor. Ama bu yöntemin kullanıldığı vakaların birçoğunda akla şu soru geliyor: FBI muhbirinin yardımı olmasaydı komplonun hedefindeki kişi yine de suçu işler miydi?

 

Fordham Hukuk Fakültesi Ulusal Güvenlik Merkezi'nden Karen Greenberg "Bu vakaların çoğunda, hedefteki kişiler ekseriyetle gençler oluyor ve bu kişilerin geçmişinde sıklıkla akıl hastalığı da söz konusu." diye belirtiyor ve ekliyor: "Asıl sorun, gerçek teröristlere ne olduğu."

 

FBI'ın komplo operasyonlarının hedefindeki kişilerin nadiren okyanus ötesi bağlantıları veya önemli ekonomik kaynakları oluyor. Bazı vakalardaki hedef kişiler, yoksul olmalarının dışında aynı zamanda akıl hastası. Mahkeme kayıtlarına göre, Seattle'daki bir operasyonun hedefinde olan Walli Mujahidh'de şizoefektif bozukluk teşhis edildi. Hayal ve gerçeği birbirinden ayırmakta zorluk çekiyordu.

 

New York'ta düzenlenen bir komplo operasyonunda, bir FBI muhbiri, mahkeme kayıtlarına göre geçmişinde intihar teşebbüsleri bulunan ve gaipten sesler duyan yoksul bir Wal-Mart çalışanı James Cromitie'yi hedef aldı. Cromitie'nin ne uluslararası gruplarla bir bağlantısı vardı, ne de herhangi bir silaha erişim imkanı. Hedefimiz gizli muhbirin tertiplediği sinagog bombalama senaryosunun bir parçası olmayı ancak FBI muhbirinden 250.000 dolarlık bir teklif aldıktan sonra kabul etti.

 

Peter Ahearn'ün komplo operasyonlarıyla  gerçekten tehlikeli ve tehdit arz eden kişilerin yakalanmadığı yönündeki eleştirilere cevabı şu oldu: "Ya bir gün bir adam morali bozukken karar verip 'Burama kadar geldi, canıma tak etti, bu konuda bir şeyler yapmalıyım' noktasına gelirse? Elimize bilgiler geliyor. Sizce FBI bu bilgileri görmezden mi gelmeli? Hayır!"

 

Fordham Hukuk Fakültesi Ulusal Güvenlik Merkezi'nden Karen Greenberg muhbirler tarafından yönlendirilen komplo operasyonlarının neden yanlış kişileri hedef alabildiğini açıklıyor.

4

“O bir dolandırıcı. Müslüman toplumuna yaptıkları için kendinden utanmalı.”

 

ZIAD ABU-HUMMOS

Toledo Cemaati Lideri

Muhbirler genelde komplo kurmakta kullanılırlar. Bu komplolar ağırlıklı olarak muhbir ya da gizli ajanın, hedefiyle dostane ilişki kurabilme yeteneğine dayanan operasyonlardır.

 

FBI, bazı vakalarda hile ve rol yapma konusunda deneyimli dolandırıcıları istihdam eder.

 

Muhbirler belgeselinde konu edilen üç muhbir de  farklı oranlarda başarıya ulaşmış komplo operasyonları yürüttü.

 

TAMİRCİ

Liberty City Yedilisi daha önce Chicago'da sokak vaizliği yapmış Narseal Batiste tarafından yönetilen Miami'li bir grup.

 

FBI, gruba karşı dava açmakta güçlük çekince, bu konuda profesyonel bir muhbir olan Tamirci lakaplı Elie Assaad'ı görevlendirdi.

 

Assaad, grubu tutuklatmak için bir El Kaide üyesiymiş gibi davrandı. Tamirci, gruba Kuzey Miami Sahili'ndeki FBI bürosunun keşif fotoğraflarını çekmeleri için talimat verdi ve onlara karargah olarak kullanmaları için geniş bir depo ayarladı.

 

Davanın en önemli kanıtı Asaad'ın Batiste ve diğer grup üyelerine El Kaide'ye bağlılık yemini ettirdiği bir video oldu. Tamirci, gruba 50.000 dolar para vadediyordu.

 

Liberty City Yedilisi'nin üyelerinden Rothschild Augustine, El Kaide'ye maddi destek ve kaynak sağlamaya teşebbüsten yedi yıl hapse mahkum edildi. Al Jazeera'ye verdiği özel röportajda Augustine, grubun hiçbir zaman bir saldırıda bulunmayı planlamadığını söyledi.

 

Augustine: "Bomba yoktu, silah yoktu, harita yoktu, planlar yoktu. Bilirsiniz, olan biten bir saçmalıktan ibaretti."

 

"Bu adamdan para almak istiyorduk çünkü terörist olduğuna inanmıyorduk. Aklımızdaki tek şey para koparmaktı. Berbat oldu. Her şey tepetaklak olunca bunun aptalca bir fikir olduğunu anladım, ama o gün öyle düşünüyordum."

 

Davalı taraf lehine dedektiflik yapan Rory McMahon, Al Jazeera'ye yaptığı açıklamada, Liberty City Yedilisi davasının, FBI'ı komplo operasyonlarının devamı konusunda teşvik ettiğini söyledi.

 

"Liberty City Yedilisi davası, ılusal düzeyde büyük ilgi uyandıran tarihi bir davaydı." diyen McMahon sözlerine şöyle devam etti: "FBI, mutlak bir başarıya ulaşmıştı ve bu onları teşvik etti. Artık davalar üretip sonra da tüm dünyaya 'Sizi bu tehlikeli gruptan kurtardık' diye duyurabileceklerdi."

 

VÜCUTÇU

California Orange County'de yaşayan Vücutçu lakaplı Craig Monteilh sabırsızlanıyordu. Sürekli California Müslüman Cemaati üyelerine yanaşıp Ortadoğu'daki çatışmalar hakkında söz açıyordu. Monteilh'in agresif yaklaşımı FBI'ın gizli operasyonunun açığa çıkmasına neden oldu.

 

Amerika İslam İlişkileri Konseyi'nden Hussam Ayloush, Monteilh'le ilgili şikayetler alıyordu. Ayloush, FBI Müdür Yardımcısı Stephen Tidwell'e sürekli şiddet ve cihatla ilgili sorular soran bir adam olduğunu bildirdi.

 

Ayloush, Tidwell'le yaşadığı diyaloğu şöyle anlatıyor: "Adamın Irvine'de yaşayan, sonradan Müslüman olmuş biri olduğunu söylediğim anda ismini söylememi bile beklemeden 'Teşekkürler Hussam, bunu bize bildirmene sevindim. Hemen bunun icabına bakacağız' şeklinde cevap verdi."

 

Ayloush sözlerine şöyle devam ediyor: "O an Tidwell'in aklından 'Müslümanları tuzağa düşürsün diye gönderdiğimiz muhbir, şüphelendiğimiz aynı Müslümanlar tarafından bize ihbar ediliyor' diye geçirdiğini görebiliyordum."

 

EĞİTMEN

Aşağıdaki videoda Eğitmen olarak bilinen muhbir Darren Griffin'in, Ohio'lu Muhammed Amawi'yi Irak'ta savaşan insanlara bilgisayar göndermesi için ikna etmeye çalıştığı görülüyor.

 

Darren Griffin, Al Jazeera'ye verdiği röportajda "Amawi, üstüne bomba bağlayıp gidip kendini havaya uçurabilir miydi?" diye soruyor ve kendi sorusunu yine kendisi yanıtlıyor: "Hayır, çünkü onda bunu yapacak cesaret yoktu. Ama bir keskin nişancı tüfeği ya da uzaktan kumandalı bomba bulsaydı kesinlikle zarar verirdi."

 

Muhbir Darren Griffin, FBI'ın komplo operasyonunun bir adımı olarak, Amawi'yi okyanus ötesinde savaşan silahlı gruplara bilgisayar göndermesi konusunda ikna etmeye çalıştı.

Griffin, komplo operasyonu kapsamında Amawi'nin dostluğunu kazandı. Öyle ki, bu dostluk Griffin'in FBI tarafından sağlanan parayla Amawi'nin kirasını ödemesine kadar gitti.

 

Mohammad Amawi'nin avukatı Edward Bryan, Al Jazeera'ye verdiği röportajda şöyle diyordu: "Bu, devlet tarafından, Amawi'nin ilgisini canlı tutmak ve konuşmaya devam etmesini sağlamak için Griffin aracılığıyla ona yapılan sayısız para yardımının ilkiydi."

 

İki adam internet başında şiddet içerikli videolar izleyerek saatlerce vakit geçiriyordu.

 

Griffin'in komplosu iki parçadan oluşuyordu. İlki Amawi'ye ateşli silah kullanmayı öğretmek, ikincisi ise onu Irak ya da Suriye'deki militanlara laptop göndermeye ikna etmekti.

 

2005 yılında, ikili Amawi'nin ailesini ziyaret etmek için Ürdün'e gitti. Seyahatin tamamını FBI finanse etti. Ürdün'de Amawi'nin ailesi oğullarına yeni arkadaşının devletin ajanı olduğunu düşünüp düşünmediğini sordular.

 

Amawi'nin ağabeyi Amr Amawi, onun bu soruya "Öyle olup olmaması bir şey değiştirmez. Ben yanlış bir şey yapmıyorum." diye yanıt verdiğini söylüyor.

 

Amawi, 2006 yılında yeniden ABD'ye getirildi. ABD sınırları dışında cinayet ve adam yaralamaya teşebbüsten 20 yıl hapse mahkum edilen Amawi, hâlen cezaevinde yatıyor.

 

Amawi'nin ağabeyi de, Toledo'lu başka kimseler de FBI muhbiri Darren Griffin olmaaydı, hiçbir şey olmayacaktı diye düşünüyor.

 

Amr Amawi "Bence kardeşim tuzağa düşürüldü. Griffin olmasaydı dava da olmazdı. Kimsenin kardeşimin düştüğü duruma düşmesini istiyorum." diyor.

 

5

“Savunma olarak, tuzağa düşürme iddianızı jürinin değerlendirmesine sunduğunuzda şöyle bir sorununuz oluyor: 11 Eylül sonrası dünyada, tuzağa düşürüldüğünü iddia ettiğiniz kişi, terörle suçlanan bir Müslüman.”

 

MARTIN STOLAR 
Savunma Avukatı

Amerikan kanunlarına göre, sanık, mahkemede suç işlemesine devletin neden olduğunu kanıtlayabilirse beraat eder.

 

Oysa komplo savunması, Amerikan mahkemelerinde terörizmle suçlanan sanıklar için hiç de akılcı bir savunma değildi. Terörle mücadele komplolarıyla yakalanan 200 sanığın çoğu hapis cezasında indirim alabilmek için suçunu kabul ederken, 13 kişi duruşmada komploya kurban gittikleri argümanını kullandı. Hiçbiri başarılı olamadı.

 

Al Jazeera'nın sorularını yanıtlayan savunma avukatı Martin Stolar'a göre, muhbirler tarafından suç işlemek ya da muhbirlerin senaryolarının bir parçası olmaları için ayartılan sanıkların genellikle zayıf ve kolay kandırılabilir kişiler olduğu gerçeğine karşın, komplo savunması jürinin önyargıları nedeniyle işe yaramıyor.

 

"Sanığa komplo kuruldu demek, sanığın suçu işleyecek olduğunu kabul etmeniz anlamına geliyor ki, bu durum jürinin gözünde iyi bir imaj çizmiyor." diyen Stolar sözlerine şöyle devam ediyor:

 

"11 Eylül sonrası dönemde terörizmle suçlanan Müslümanlar maça 5-0 geride başlıyorlar, bu yüzden beraat etmeleri olağanüstü biçimde zorlaşıyor."

 

Savunma avukatı Martin Stolar, komplo savunmasının ABD'deki terörizm kovuşturmalarında neden başarısızlığı uğradığını açıklıyor.

6

“Muhbirlik yapmanın gerçekten toplum yararına bir hizmet olduğunu düşünmüyorum.”

 

MUSTAFA HASABELNABY

Toledo sakini

FBI insanları muhbir olarak çalışmaya mecbur etmek için düzenli olarak baskı unsuru kullanıyor. Çoğu kişi bu işi kendi isteğiyle yapmıyor.

 

Bu iş kirli bir oyuna dönüşebiliyor. Ajanlar, muhbirlik yapacak kişilere, devlet adına çalışmayı kabul ederlerse genellikle haklarındaki suçlamaları yumuşatmayı  öneriyor. Kimi zaman ise FBI ajanları kişiye bilgi sağlamayı kabul etmesi karşılığında, oturma izni ve vatandaşlık sorunları gibi konularda yardım teklifinde bulunuyor.

 

Kuzey Ohio'da FBI adına görev yapmış eski bir özel ajan olan Ted Wasky, Al Jazeera'ye suçu önceden önlemek amacıyla muhbir ve tanık kullanmanın FBI'ın temel prensibi olduğunu ifade etti.

 

"Muhbirlerin FBI'a her zaman gönüllü olarak gelmediklerini" belirten Wasky şu eklemede bulundu: "Muhbirlik yapanların geneli, kendi adli davalarına çözüm bulmaya çalışan kişiler. Tutuklandıktan sonra, daha hafif bir ceza ya da en azından hakimin kararını verirken işledikleri suçtan dolayı pişman olduklarını bilmesi için defalarca işbirliği yapmayı kabul ediyorlar."

 

Al Jazeera tarafından hazırlanan belgeselde, Vücutçu lakaplı Craig Monteilh, FBI'ın insanları devlet adına çalışmaya mecbur etme yöntemini şöyle özetliyor:

 

"FBI bir kişiyi muhbire dönüştürmek için özel bir yöntem kullanıyor. Bu yöntemin adı kısaca P.İ.P.E. İlk "P" paranın kısaltması. İnsanlara muhbirlik yaptırmak için parayı kullanıyorlar. "İ", insanları dönüştürmek için kullandıkları faktörü, yani ideolojiyi temsil ediyor. Bizim örneğimizde bu ideoloji din oluyor. İkinci "P" pazarlık demek. Yani söz konusu kişiyi size karşı savunmasız kılacak bir bilgi. "E" ise ego.

 

Bu günlerde FBI devlet için ajanlık yapmayı reddeden kişileri, onlara hayatı zehir etmek için, uçuş yasaklıları listesine alıyor.

 

Eski FBI ajanı Peter Ahearn muhbirlerin neden FBI için çalıştığını açıklıyor.

FİLMİN TAMAMINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ

BAŞA DÖN

Yapımcı

Keith Bowers

 

Röportajlar

Trevor Aaronson

 

Kıdemli Prodüktör

Jeremy Young

 

Kamera

Snorre Wik

Manny Panaretos

Colin McIntyre

Nick Porter

Craig Pennington

 

Editör

Nic Dove

 

Prodüktör

Josh Bernstein

Khody Akhavi

 

Yardımcı Prodüktör

Katie Lannigan

 

Web Tasarımı

Konstantinos Antonopoulos

(İngilizce versiyonu)

Mustafa Mohamad Abuein

(Arapça versiyonu)