GAZZE

KUŞATMA ALTINDA HAYAT


Serbest dolaşım hakkından mahrum bırakılmış 1,7 milyon Filistinli, arafta sıkışıp kalmış durumda. Onlar için Gazze Şeridi’ne girmek ya da buradan çıkmak mümkün değil. Bu yüzden de yeterli tıbbi yardım alamıyor, yurtdışında çalışıp okuyamıyorlar.

İsrail, uzun yıllardır tecrit altında tuttuğu Gazze Şeridi’ni 1990’lardan bu yana pek çok kez kapattı.

Bununla birlikte, 2007 yılında Hamas’ın seçimleri kazanarak Gazze’nin yönetimini devralmasının ardından uygulanmaya başlanan abluka, benzeri görülmemiş bir toplu ceza niteliği taşıyor.

GAZZE SİZİN İÇİN NE DEMEK?


GAZZE ŞERİDİ

Gazze Şeridi, Akdeniz kıyısında yer alan dar bir sahil şerididir. Doğu ve kuzeyde İsrail, güneyde ise Mısır ile komşudur. Yaklaşık 41 kilometre uzunlukta ve 6-12 kilometre genişlikteki şeridin tplma yüzölçümü 360 kilometrekaredir.

1948 yılında Gazze Şeridi’nin nüfusu 100 binin altındaydı. 1967 yılındaki Altı Gün Savaşı’nda Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs ile birlikte İsrail’in eline geçti. 2011 itibarıyla Gazze’de yaşayan Filistinli sayısı 1,7 milyona ulaşırken, bunların yaklaşık 1 milyonunu, Birleşmiş Milletler’e kayıtlı mülteciler oluşturuyor.

Gazze ne kadar küçük?

Gazze’nin yüzölçümünü dünyanın diğer şehirleriyle karşılaştırmak için yandaki oklara tıklayın. * Yüzölçümleri yaklaşık olarak verilmiştir.

KUŞATMA ALTINDA OLMAK NASIL BİR ŞEY?



DENİZDEN ABLUKA

Gazzeli balıkçıların Akdeniz’de kıyıdan 9,6 kilometre uzağa kadar açılmasına izin veriliyor ki, bu rakam, Oslo Anlaşması kapsamında kendilerine tahsis edilen balıkçılık alanının üçte biri bile etmiyor.

Bugüne dek balıkçılara karşı 250’den fazla ihlal vakası gerçekleştiren İsrail kuvvetleri, 106 kez ateş açarken, bir balıkçının ölümüne ve pek çoğunun da yaralanmasına neden oldu.


HAVADAN ABLUKA

İsrail, 2000 yılı itibarıyla Gazze hava sahası üzerindeki denetim ve kuşatma koşullarını yoğunlaştırdı.

Gazze’nin hava, deniz ve karadan ilk kez birleşik abluka altına alınması 2006 yılında, İsrailli bir askerin Filistinli savaşçılar tarafından yakalanması üzerine gerçekleşirken, 2007 yılı ortasına doğru Gazze yönetiminin Hamas’ın eline geçmesiyle birlikte ise kuşatma daha da yoğunlaştırıldı.

İsrail, çeşitli hedeflere yönelik insansız hava aracı ve hava saldırıları için sık sık Gazze hava sahasını kullanıyor.

Gazze üzerindeki hava kuşatmasının ekonomik açıdan da son derece olumsuz bir etkisi söz konusu. Filistinlilerin kendi havaalanı ya da limanlaını inşa etmelerine müsaade edilmediğinden, dış ticaret tamamen İsrail limanları üzerinden yürütülüyor.

NEDEN TÜNEL KAZILIYOR?



Gazze’nin ihtiyaçlarının yaklaşık yüzde 60’ı, burayı Mısır’a bağlayan tüneller vasıtasıyla karşılanıyordu. Fakat BM yetkilileri, özellikle Haziran 2013’teki askeri darbenin ardından Mısır ordusu tarafından alınan katı tedbirler nedeniyle, Mısır ve Gazze Şeridi arasındaki tünellerin yüzde 80’inin “artık kullanıma uygun olmadığını” ifade ediyor.

Gıda ürünlerine ilişkin yasaklar, iş kıtlığı ve bölgenin yeniden yapılandırmaya son derece muhtaç durumda oluşu, kimisi çocuk yaşta binlerce işçiyi “tünelcilik sektöründe” her gün hayatlarını tehlikeye atarak çalışmaya itiyor.

Tüneller vasıtasıyla Gazze’ye giren inşaat malzemesi miktarı, resmi yollardan getirilen malzeme miktarının üç katından fazla.

Refah sınırı üzerindeki tünellerin çoğu Mısır kuvvetleri tarafından tahrip edildi.

SAĞLIK HİZMETLERİ DURUMDAN NASIL ETKİLENDİ?



Gazze Sağlık Bakanlığı, şu anda ilaç ve tek kullanımlık malzeme konusunda ciddi bir sıkıntı içinde. Öyle ki, temel ilaç listesinin yüzde 40’ına tekabül eden 192 kalem ilacın ve temel malzeme listesinin yüzde 65’ini oluşturan 586 kalem tek kullanımlık tıbbi malzemenin hiçbiri stokta yok. Stokta bulunmayan ilaçların pek çoğu hayati önem taşıyor.

İsrail, Gazze’de bulunmayan ileri seviye, hayat kurtarıcı tedavi imkanlarından acilen yararlanması gereken yüzlerce hastaya her ay ülkeye girebilmeleri için gereken izinleri vermeyi bıraktı.

Sınırdan geçmesine izin verilmeyen kimi hastaların İsrail ya da diğer bölgelerdeki hastanelere sevk edilmesi gerekiyor. Gazze Şeridi’nin yönetimi Hamas’ın eline geçtiğinden bu yana, İsrail ve Mısır tarafından “güvenlik gerekçesiyle” Gazze’den ayrılması yasaklanan hasta sayısı sürekli arttı.

BM’nin tahminlerine göre, 2020 yılı itibarıyla Gazze’de en az bin doktor ve 2 bin hemşireye daha ihtiyaç olacak.

ABLUKA KOŞULLARI EĞİTİMİ NASIL ETKİLEDİ?


2000 yılında başlayan İkinci İntifada’dan önce, Gazze Şeridi’nde yaşayıp da yurtdışında okumak isteyen öğrenciler, İsrail’deki Ben Gurion Havaalanı, Filistin-Ürdün sınırındaki El Karam Köprüsü, Uluslararası Gazze Havaalanı ve Mısır sınırındaki Refah sınır kapısını kullanarak yurtdışına çıkabiliyordu. Şimdi ise öğrenciler ancak Refah sınır kapısını kullanarak seyahat edebiliyor ki, o da çoğu zaman kapalı oluyor.

Filistin Sivil İşler Bakanlığı tarafından verilen rakamlara göre, şu anda 2 bin 722’den fazla öğrenci, yeniden yurtdışındaki eğitim kurumlarına gidebilmek için bekliyor. Buna, 722 üniversite öğrencisi de dahil. Kalanları ise yurtdışındaki okullarda eğitim görenler oluşturuyor.

KARARTMALAR

Gazze’nin günlük elektrik ihtiyacı 360 megawatt civarında. Ancak bölgedeki tek elektrik santralinin günlük üretim kapasitesi 80 megawatt ile sınırlı. İsrail ve Mısır da sırasıyla 120 ve 22 megawatt elektrik sağlasa da, toplam arz, ihtiyaç duyulanın altında kalıyor.

İsrail, Gazze’ye girmesine izin verdiği yakıt miktarı, elektrik santralinin talebin yeterli biçimde karşılanması için gerekli kapasitenin ancak yüzde 45’i ile çalışmasına yetiyor.

Gazze Şeridi’nin tamamında günde 12 saate varan elektrik kesintileri yaşanırken, bu durum, hayatın her alanını olumsuz yönde etkiliyor.

Gazze’nin en büyük hastanesi El Şifa, elektrik için dört jeneratörün yardımına güveniyor. Oldukça eski olan bu jeneratörler sürekli onarım gerektiriyor. Fakat İsrail ve Mısır’ın getirdiği erişim engelleri, gerekli yedek parçaların alınmasını son derece zorlaştırıyor.

SU KRİZİ NASIL ORTAYA ÇIKTI?



Gazze Şeridi’nin tek su kaynağını, Akdeniz kıyısındaki bir su sahası oluşturuyor. Bu sahadaki suyun yüzde 90-95’i ise kanalizasyon, kimyasallar, deniz suyu ve yakın çevredeki tuzdan arındırma tesisleri yüzünden kirleniyor.

BM, söz konusu su kaynağının 2016 itibarıyla kullanılamaz hale geleceği; 2020 yılı itibarıyla da hasarın geri dönülmez boyuta ulaşabileceği konusunda uyarıyor.

Bölgedeki evlere tek seferde ancak 6-8 saat su veriliyor. Evlerin yüzde 25’inde her gün, yüzde 40’ında iki günde bir, yüzde 20’sinde üç günde bir, kalan yüzde 15’inde ise dört günde bir sular akıyor.

Gazze’deki kanalizasyon ve atık su arıtma sistemleri de yetersiz. Her gün yaklaşık 90 bin metreküp arıtılmamış veya kısmen arıtılmış atık su Akdeniz’e akıyor. Bu da kirlilik ve sağlık risklerini beraberinde getirirken, balıkçılık sektörüne de zarar veriyor.

Gazzelilerin yüzde 80’i içme suyunu dışarıdan satın alıyor ki, bunun maliyeti kimi zaman hane gelirinin üçte birine eşit olabiliyor.

GAZZE HALKINI GELECEKTE NE BEKLİYOR?


Kaynaklar:
  • Birleşmiş Milletler İşgal Altındaki Filistin Toprakları İnsani Yardım Koordinatörlüğü.
  • Filistin İnsan Hakları Merkezi.
  • Gazze Limanı: Dünyaya açılan pencere, Euro-Mid Observer, ön makale, Nisan 2014
  • Acil Durum Yardım Talebi, Gazze Şeridi Krizi 2012/Filistin Kızılay Cemiyeti.
Jenerik:
  • Videolar: Fares Akram
  • Developman: Mohammed Haddad
  • Tasarım: Anam Haleem
  • Katılımcılar (ekrana çıkış sırasıyla): Wafa Mubayyid (lise öğrencisi), Nima al-Batsh (öğretmen), Esam Shawwa (Gazze sakini), Abu Saeed (tünel inşaatçısı/kaçakçı), Dr. Ayman Sahbani (El Şifa Hastanesi Acil Servis Şefi), Ibrahim al-Ijla (Sahil Belediyeleri Su Hizmetleri), Israa al-Modallal (Hamas hükümeti sözcüsü).